Rock Diaries
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Rock Diaries

Rock'N Roll
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Herkes Onu Konuşuyor

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
FaLLen00
RockeR
RockeR
FaLLen00


Mesaj Sayısı : 112
Yaş : 30
İfAdem : Herkes Onu Konuşuyor F2a49e77adcbd8486691fb6efd0c4aac
Ruh Halim : Herkes Onu Konuşuyor Cesur10
Kayıt tarihi : 24/07/08

Herkes Onu Konuşuyor Empty
MesajKonu: Herkes Onu Konuşuyor   Herkes Onu Konuşuyor Icon_minitimePerş. 7 Ağus. - 12:36:13

Sadece internetten yüzbinlerce kişinin 'indirdiği' Afili Yalnızlık şarkısının söz ve müziği Emre Aydın'a ait. Şimdiden çok sayıda hayranı olan Aydın, tahminlerin aksine çok mütevazı, depresif, iddiasız duran, telaşlı ve sessiz sedasız biri. Genç müzisyenle albümünü ve hayatını konuştuk.

Bana bir capuccino, bir de kerpeten lütfen! Bu çocuk kolay kolay dile gelecek gibi değil de... Malumunuz son günlerde bir Afili Yalnızlık'tır gidiyor. Uzun zamandan beri ilk kez bir klip bu kadar çok konuşuluyor. Hani şu Şebnem Dönmez'in kendine âşık bir kadını oynadığı, kendi kendine mektuplar yolladığı, kameraya bakıp bakıp ağladığı klip. Söz müzik Emre Aydın, ama kendisi muamma. Sadece müzik sayfalarında yandan çarklı, cool bakışlı fotoğraflarını görüyoruz. Hal böyleyken de meraktan çat diye çatlamamak için, Cumartesi SABAH'a ilk röportajımı onunla yapmaya karar veriyorum. Kafamdaki Emre Aydın imajı şu; uzun boylu, isyankâr, deri ceketli, ciddi, hafif ağır abi, belki biraz sinirli, Teoman'dan hallice yani. Plak şirketindekiler dediler ki "Emre sadece Leman Kültür'de rahat ediyor, en çok orayı seviyor". Cumartesi kalabalığında döküldüm İstiklal Caddesi'ne. Kulağımda albümü, internette 250 bin kere yüklenen şarkısı Belki Bir Gün Özlersin'i dinliyorum, durduk yere kendime bunalımlardan bunalım beğeniyorum. "Belki bir gün özlersin, başka adamlarla başka şehirlerde yürürken... Bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın, her biri hayran sana". Sonunda duvarları karikatürlerle dolu, uzun koltuğunda bir çiftin öpüşüp koklaştığı Leman Kültür'den içeri giriyorum. Henüz Emre yok ama plak şirketinden iki kişi gelmiş. Diyorlar ki "Şimdi Emre gelir ve geç kaldım çok özür dilerim der". "Ama geç kalmadı ki, daha 10 dakikası var," diye atlıyorum tam o anda Emre Leman'dan içeri giriyor ve ağzından çıkan ilk cümle "Geç kaldım, çok özür dilerim". Hani şu listelere bir numaradan giren, Kenan Doğulu'ları, Nazan Öncel'leri, Serdar Ortaç'ları deviren çocuk 1,70 boy, 65 kilo (gözüm tartı değil, sorduk tabii) küçücük bir şey! Siyah pantolon, yeşil gömlek üstüne hardal rengi deri ceket giymiş. Gözleri yeşil yeşil parlıyor.

'YİNE YALNIZ KALDIM'
Yanıma oturuyor, sanırsınız müdür muavininin odasındaki suçlu öğrenci. Garson ne içmek istediğini soruyor. Sütlü kahve istiyor. Elleri sürekli birbirine kenetlenmiş durumda, parmaklarını çekiştirip duruyor. Şu an Türkiye'nin en çok dinlenen şarkısını sen mi yazdın? Az sonra kendini kapıp koyuvereceği, bülbül gibi konuşacağı sohbetimize başlıyoruz. "Yalnızlığın albümünü yapmışsın, şimdi çok popülersin. Hâlâ kendini yalnız hissediyor musun?" "Evet," diyor "6. Cadde'de iki kişiydik, yanımda hep Onur oluyordu şimdi yine yalnız kaldım. Adapte olacağım inşallah". Bilmeyenlere 6. Cadde hikayesi şöyle: Emre ve arkadaşları İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde iktisat okurken, bir yandan da grup kurmuş ve müzik yapmaya başlamışlar. O sırada Emre Sing Your Song yarışmasını duymuş. Popstar gibi bir yarışma. İlk 18'e kalanlardan toplama albüm yapılacakmış. Arkadaşlarından sadece Onur gaza gelmiş ve 6. Cadde olarak ikisi yarışmaya girmiş. Emre'nin yazdığı, Onur'un seslendirdiği şarkı Söylersen birinci olmuş ve Sing Your Song albümünde şarkıları yer almış. Sonra iki arkadaş ver elini İstanbul. Durumları şu; Taksim'de bir otelde kalıyorlar, paraları yok, ailelerden 'Ne o başımıza çalgıcı mı olacaksınız' baskısı var, kaygı var ama onların da umudu var. Tam albüm çıkacak, "Oley oley oley!" derken ne oluyor dersiniz? Plak şirketi kapanıyor.

İLK ENSTRÜMANI BAĞLAMA
Onur havlu atıp aile babası olmaya karar veriyor, Emre şarkı yazmaya devam ediyor. Bütün bunları anlatırken sayıyorum, kahvesine tam beş şeker atıyor. Karıştırıyor, karıştırıyor... Sanırım biraz da elleri titriyor. Açıkçası nasıl yarışmaya katılmış, İstanbul'lara gelmiş aklım kesmiyor. Latan cesur herhalde! "Sen iyi aile çocuğu musun?" diye soruyorum. "Öyleyim," diyor ve başlıyor ailesini anlatmaya. Eee aile insanın temelidir madem kendisini yakından tanıyacağız ailesini de bilelim, öğrenelim. Annesi de babası da eczacı. Baba Antalyalı, anne Egeli. Emre 1981 yılında Isparta'da doğmuş. İlkokula kadar orada kalmış, sonra Antalya'ya gitmiş, en son da İzmir'e. En çok İzmir'i sevmiş. Hadi duyun da inanmayın, bugünün taze alternatif rockçısı müziğe ilkokulda babasının 'sosyalleşsin' diye aldığı bağlamayla başlamış. Gelin görün ki bağlama onu bağlayamamış. Sonra ne olmuş? Ortaokulda metal dalgasına kapılıp, gitar çalmaya başlamış. Oasis'i duyana kadar sıkı metalciymiş, ne olduysa Oasis'le olmuş; alternatif müziğe geçmiş. Bu arada kaşık hâlâ kahvesinin içinde. İçtikçe burnuna, gözüne girecek hissi beni bırakmıyor, yüksek müsaadesiyle kaşığı fincandan çıkartıyorum ve adının Emre Kongar'dan dolayı Emre olduğunu öğrenip şaşırıyorum.

SONUNA KADAR DEPRESİF
Oğlunun konserlerine gelip de alkışlamayan bir babanın, 'kolunda altın bileziğin olsun' kaygılı bir annenin mükemmeliyetçi müzisyen oğlu. Nasıl bir karışım ama... Kendini Teoman ve Feridun Düzağaç'ın kulvarında görüyor. Alternatif müzik yapan, şarkılarını kendi yazan erkek vokal olarak. Peki şarkısı bu kadar tutunca neler değişmiş hayatında? Gülüyor. "Albümün tirajı arttıkça, arayanların sayısı da artıyor valla," diyor. Şarkıları hep son bakışta aşkı anlatıyor zaten. Sanki kız çekip gittikten sonra anlatabiliyor duygularını. Onaylıyor: "Mutluluk bana şarkı yazdırmaz, mümkün mertebe sorunları içimde yaşarım," diyor. Şu anda sevgilisi yokmuş. Nasıl kızlardan hoşlanıyor acaba? "Konuşabildiğim kızlardan hoşlanırım," cevabını vermez mi. Tabii tabii, mühim olan iç güzelliği. Yersek! "Tamam tamam, dış güzellikten etkilenirim ama konuşabilmek de çok önemli". Elleri küçücük, hafif telaşlı; açılması, size ısınması zaman alıyor ama ısınınca da muzır gülücükler yüzünden eksik olmuyor, insanın şefkat duygusunu yükseltiyor, bağrınıza basasınız geliyor. Evet kesinlikle o bir asosyal! Zaten kendisi de bunu kabul ediyor. "Depresyon depresyon nereye kadar?" diye soruyorum. Beklenen cevap geliyor "Dünya durana kadar."
(alıntıdır)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Herkes Onu Konuşuyor
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Rock Diaries :: Müzik :: Makaleler-
Buraya geçin: